Subscribe to my full feed.

8 Mart 2009 Pazar

8 MART İÇİN ÇOK ÖZEL

8 MART KADINLAR GÜNÜ kadın olduğunu bilemeyen ,unutulan,hor görülen,sevilmeyen,itilen,çalıştırılan,kalbi sürekli kırılan,eli tutulanca bile heycanlanmayı bilemeyen,kadın olmanın güzellerini hiç tatmamış tüm kadınların KUTLU OLSUN.......


BU yazım bütün KADINLARA kadınlar günü armağanım olsun...Kocaman sevgilerle
HAYAT KADERE İNAT SENİ SİL BAŞTAN YAŞAYACAĞIM

19 yaşında hayatının baharındaydı oysaki: iki elinin arasına almış başını sicim gibi akan gözyaşlarıyla oturuyordu mezarının başında… Sevmemişti ki onu hiç, çarpmamıştı ki kalbi. Nasıl çarpabilir diki zaten elinde bez bebeğiyle gitmişti babası olacak bu adamın evine. Utancından konuşmamıştı çok uzun zaman. Bebeğiyle oynardı kocası evden çıkar çıkmaz… İş bilmez, yemek yapmayı bilmezdi ilk zamanlar, oysa şimdi baklava bile açıyordu. Beş senede iyi bir ev kadını olmuştu. Üç tanede bebek anası… İkisi kız neyse sonunda biri erkek. Babası bir tarlaya değiştirmişti onu bu adamla. Mezarının başında şimdi üç bebeğiyle ağlıyordu şimdi bu adama.

Çaresizliğine, mutsuzluğuna, sevgisizliğine, yalnızlığına ha bide yanında kala kala alıştığı kocasına ağlıyordu şimdi. Baba ocağına da dönemezdi artık. Bir bakkalı vardı kocasının. Ama okuma yazması bile yoktu ki onun. Adını bile yazamazdı “KADER”…
KADER evlenip giderken bu adama yan evin kızları sabahları koşa koşa okula gidiyorlardı. Önlüklerini giymiş, beyaz yakaları, uzun siyah saçları örülü, ellerinde defterler birde tahta kalem kutuları. Yüzlerinde gülümsemeyle koşa koşa gidiyorlardı. Ne yapıyorlardı, neler öğreniyorlardı okul denilen bu yerde acaba. Neden babası onun gitmesine izin vermemişti ki? Diğer yedi ablası gibi, oda evde ve tarlada yardım ediyordu anasına elinde bez bebeği.

Bir gün merak edip baktı arkadaşlarının defterlerine.Bir sürü yazılar yazmışlardı.Hatta isimlerini bile.Oysa KADER adını değil yazmak harflerini bile bilmiyordu…O da çok istemişti okula gitmek.Bir gün babasına bütün cesaretiyle tekrar söyledi okula gitmek istediğini.Ne yapacaksın okula gidip.Kocan bakar,okuyup ta ne olacaksın alim mi dedi.Yine çaresiz,sessiz bekledi KADER…

O kızlarını gönderecekti okula okumayı öğrensinler,adlarını yazabilsinler başları dik hayata karşı koyabilsinler diye..Evlenip bu adamın Evine gelince bakkaldan kalan resimli gazeteleri,dergileri getirirdi kocası.Oradan bakıyordu tanımaya çalışıyordu dünyayı .Başka insanları başka hayatları.Bir sürü kadın fotoğrafı görüyordu.Şık giyimli,bakımlı.Bu kadınlar adlarını yazabiliyorlar mıydı acaba ? Bu muydu aralarındaki fark onlar okuyup yazabiliyorlardı. O yüzden mi gülüyorlar dı? O yüzden mi böyle sağlam basabiliyorlardı ayaklarının üzerine?

Şimdi ne olacaktı üç bebeğiyle hayata karşı bir KADER…Aslında şanslıydı biraz en azından bu bakkal ı bırakmıştı kocası ona..Ya oda olmasaydı diye düşündü,korktu.Hiç bir şeyi olamamak hayatta üstelik adını bile yazamamak,okuyamamak….

Uzun bir koridordu bu, sadece gülen çocuk kahkalarıyla çınlayan. Terli çocuk, tebeşir kokusu vardı soluduğu havada. Hayata ve her şeye rağmen ayaklarının üzerine basmalıydı KADER. 13 sene önce yürüyor olması gereken bu koridorda dizleri titreyerek yürüyordu şimdi.Bu tebeşir ve çocuk teri kokan koridorda.Müdür’ün kapısını çaldı kalbiyle aynı anda.Sonra girdi odaya yüzünde buruk bir gülümsemeyle.Müdür ve birkaç kişi vardı odada onlarda gülümsediler bu genç anneye.

Kayıt için mi geldiniz dedi ?müdür .Kader başı önde cevap verdi EVET gerçi biraz geç kaldım ama.Evet dedi müdür,kayıtlarımız çoktan bitti,çocuklar 4 hafta oldu öğretim’e başlayalı.Olsun dedi yetişirim ben onlara 13 yıl önce gelmem gerekirdi geç kaldım…Ama ben bir anneyim bu vatana yetiştirmem gereken üç tane yavrum var..

Çocukları için geldiğini zannedilen bu genç bayana garip garip baktılar odadakiler.Nasıl olacak der gibi.
Ben kayıt olmaya geldim dedi tekrar.Babamın 13 sene önce göndermesi gereken bu okula kendi ayaklarımla geldim.Sonra oturdu KADER üzerinde ki yükü oraya bırakır gibi.Evraklarını uzattı..Müdür bey bu genç ve kararlı annenin gözlerindeki ışıltıya ve azime taktirle bakarak,kayıt bitti ama neyse madem geç kalmışın bide bizde seni geç bırakmayalım ben muameleleri yaparım seni öğretmen arkadaş götürsün sınıfına başla derslerine.Ben öğretmeninle konuşur eksik derslerini telafi ettiririm dedi.

KADER sınıfın en hızla ve azimle öğrenen öğrencisi oldu. Sıra’lara sığmamıştı tabii bir masa ve bir sandalye koymuşlardı ona, kendinden 13 yaş küçük sınıf arkadaşlarıyla öğreniyordu şimdi.

O renkli gazete ve dergileri okuyacak, çocuklarının sorduğu sorulara cevap verebilecek, bakkalı idare edebilecekti. Ve artık KADER yazabiliyordu. Ayaklarının üstüne sıkı sıkıya basıp hayata bağlanmıştı.
Çünkü o bir anneydi, çocuklarına sadece yemek yapmak, yıkamak ve bakmak değildi görevi. O çocuklarını yetiştirmek istiyordu bu yüzden öğrenip öğretecekti.

HAYAT KADER’E İNAT SENİ SİL BAŞTAN YAŞAYACAĞIM...
dedi ve başardı.

Ama çoğu kızımız KADER kadar kararlı olamıyor maalesef. Önce babaları sonra kocaları onlara hiç şans vermiyorlar. O küçük genç kızlar büyüyorlar ve anne oluyorlar, hiçbir şey öğrenmeden ve çocuklarına öğretmeden. Kendileri gibi cahil nesiller büyütüyorlar.

‘BABA BENİ OKULA GÖNDER’ kampanyasıyla bile okula gitmek şöyle dursun kalemi dahi eline alamamış binlerce kızımız var. Bu kızlarımız yarının anneleri olacaklar. Teknolojinin hızla ilerlediği zamanımızda hala okuma yazma bile bilmeyen bu genç kızlar bizim gelecek nesillerimizin anneleri olacaklar.


BABA BENİ OKULA GÖNDER…
Çünkü ben bir ANNE’YİM…
Çünkü ben bir KADIN’IM…
Çünkü ben GELECEĞİM… Okuma yazma bilen, mutlu, güler yüzlü, başarılı, ayakları üzerinde dimdik durabilen nesiller dileklerimle…

1 yorum:

elma şekeri dedi ki...

♥ Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun..